|


KAMUOYUNA DUYURU

Değerli meslektaşlarımız,

Yıllar boyunca; hatalı soruların açıklanması ve hak aranması konusunda hekimlerimizin yanında yer almış ve nihai olarak binlerce hekimin adil bir şekilde daha üst tercihlerine yerleşmesine katkıda bulunmuştuk. ÖSYM’nin milyonlarca dolarlık davaları ile boğuşsak da hekimlerimiz lehine bu riski hep aldık. Kurumsal hikayemizde, hekimlerimizin lehine duruş sergilemediğimiz tek bir örnek yoktur.

Son iki sınavdır; aynı sektörde olup da hiçbir nitelikli katkı sağlayamadıkları için özgüveni dip yapmış kötü niyetli çıkar çevrelerinin, farkında olmadan onlara kenetlenen ve o an için durumsal bencillik içinde davranan bir kısım hekimlerimizin bitmek tükenmek bilmeyen hakaret ve ithamları ve kurumumuzu beynindeki komplo teorilerine alet etmek istemeleri ile birlikte hukuki süreçlerde yardımcı olmayacağımızı açık ve net bir şekilde duyurmuştuk ve bu yıl için bir kez daha ifade ediyoruz ki; deklarasyonumuza sonuna kadar sadık kalacağız.

ÖSYM’nin hukuk bürosundan öğrenilen “farklı illerden en az 4 davanın varlığı” bilgisi sosyal medyaya yayılınca yine komplo teorileri ortaya atılmaya başlandı.

İsmini ve kimliğini saklayıp nickname’lerle boy gösteren sahte kahramanlar “bu davanın arkasında yine TUSDATA vardır kesin”, “onlar herşeyi biliyorlar ama saklıyorlar”, “nasıl bu kadar hızlı öğrendiler hayret” gibi iftira içeren cümlelerle saldırmaya başladılar. Hatta aynı kişilerin; dava açmış olanların ortaya çıkmalarını ve işbirliğini engelleyecek düzeyde hakaretamiz ve tehditkar davranmaları da kritik-analitik düşünme gerektiren bir husustur. Çünkü; ancak bulanık su isteyenler ya da öfke patlaması yaşayan basiretsizler bu denli saldırgan ve baskılayıcı üslup kullanabilirler.

Biz yıllar boyunca; ne yapmışsak açıktan ve mertçe yaptık, bunları da en doğru şekilde ve en doğru zamanda hekimlerimizle paylaştık. Sürecin anlamsızca gecikmesinden, meslektaşlarımızın mağdur olmasından ve belirsizlik ortamından sinsi bir mutluluk üretmenin “soysuzluk” olduğunu bilecek akıl ve ferasete sahibiz. Namertçe, gizli saklı şeyler yapmaya ihtiyacımız olmadığını bir kez daha hatırlatmak isteriz.

Gerçek hekimlerimizin; mevcut kara propaganda, hakaret ve tehditlerin ne amaçla yapıldığını ve olası sonuçlarını bilecek kadar sağduyulu ve zeki olduğuna gönülden inanıyoruz.

Bundan sonra yapılması gereken şey de sağduyulu ve akıllı hareket etmektir. Dava açanların, kendilerini tanıtmalarına ve işbirliği yapmalarına fırsat vermek için öncelikle “fütursuzca üzerlerine çullanacak” insanların, sağduyulu insanlar tarafından susturulması gerekmektedir. Bu olmazsa, kimse kendini açık etmez, edemez. Sonrasında bu kişilerin ve avukatlarının bir araya gelip davaların birleştirilmesi başta olmak üzere sürecin hızlandırılması için işbirliği yapmasının sağlanması, gayretlerinin de teşvik edilmesi gerekmektedir.

Bir baskı yapılacaksa; o meslektaşlarımızdan gelen bilgiler ışığında mahkemelere baskı yapılması süreci hızlandıracak en doğru yaklaşım olacaktır.

Aslında; en önemli baskının, düzeye uygun ve doğru soru hazırlatılması konusunda ÖSYM’ye yapılması orta vadeli temel strateji olmalıdır.

Kamuoyuna saygıyla duyururuz.