|


ÖSYM’ye AÇIK MEKTUP

Sayın ÖSYM yetkilileri,

 

11-12 Nisan tarihlerinde Tıpta Uzmanlık Sınavı’nı yaptınız. Bu sınava; bu ülkenin hekimleri olarak bizler, pek çok önceliklerimizden vazgeçerek uzunca bir süredir gece gündüz çalışıp hazırlandık.

Beklentilerimiz şuydu: İyi ölçen bir sınava gireceğiz ve daha iyi yapanlarımız kazanacak. Hiçbir hekim, sizden sağlıklı ve ölçücü bir sınav ile adaletli bir yerleştirmeden başka bir şey beklemedi.

Karşılaştıklarımız ise şunlar oldu:

1- Soru dağılımları Tıp Fakültesi müfredatı ile belirgin derecede uyumsuz… Bu durum devam ederse bundan sonrasında da hangi konuları çalışmamız gerektiği belirsiz… “Çalışsak da en önemli konulardan bile soru gelmeyebilir, sınav çalışan ile çalışmayanı ayırdetmiyor” düşüncesi normal mi sizce? Pardon ama biz hekimler neyi esas alıp çalışacağız? Kafanıza göre istediğiniz yerden soru sorma hakkınız var mı?

2- Soruların pek çoğu; ya bir pratisyen hekimin yapamayacağı kadar uç, ya da hiçbir zaman ihtiyacı olmayacak kadar anlamsız… Neyi ölçtüğünüzü zannediyorsunuz? Ya da şöyle soralım: Bu güç gösterisinin size bir faydası mı var? Elbette zor sorular da soracaksınız ama bu zor soru, “kazık, saçma ve uç soru” ile aynı şey midir? Artık 20 yıl önce kullanımı bitmiş olan bir ilacı sormanın ne anlamı olabilir ki?

3- En az 7 soru kesin hatalı, textbooklarda çok açık yazıyor… Neden sağlıklı soru hazırlayamıyorsunuz? Neden hazırlanan soruları sağlıklı bir kontrol sürecinden geçirmiyorsunuz? Hekimlerin gelecekleri ile oynamaya ve bir anlamda onları bu kadar hafife almaya ne hakkınız var? Diyebilirsiniz ki “soruları biz değil, tıp fakültelerinden hocalar hazırlıyor, ne yapalım”… Bu savunma, sizin üzerinizdeki sorumluluğu kaldırıyor mu? Sorumlu kurum siz olduğunuz halde böyle davranmak yakışacak mı size?

4- Sorulara itirazlar yayınlandı, pek çok hekim arkadaşımız itiraz ediyorlar. Bu durum karşısında ne yapacaksınız? Daha önce yaptığınız gibi başınızı kuma gömüp hiçbir açıklama yapma ihtiyacı hissetmeden 1-2 göstermelik iptal duyurup devam mı edeceksiniz? Bu durum, sizce saygısızlık değil mi? Bu işleri düzgün yapmak için maaş almıyor musunuz? Ve düzgün yapmadığınızda, evinize götürdüğünüz ekmeğin temiz olmayacağını hiç düşündünüz mü?

5- Diyelim ki soruları – ya da göstermelik olarak bazılarını- iptal ettiniz… Bunu sonuçlara nasıl yansıtacaksınız? Herkesin bu soruları doğru mu sayılacak veya sınav hatalı sorular tamamen yok sayılıp ona göre mi değerlendirilecek ve en önemlisi biz bunu sonuç kağıdımızda kafamızda soru işareti kalmadan net bir şekilde görebilecek miyiz?

6– İtirazlara ve eleştirilere rağmen hiç bir şey yapmadığınızı, görmezden geldiğinizi, haklı bile olsak kimsenin size bir şey yapmaya gücünün yetmeyeceğini, nasıl olsa sorgulanamadığınızı ve güçlü olduğunuzu düşündüğünüzü varsayalım… Hem siz, hem de kendi çocuğu girse pek çok soruyu o şekilde sormayı aklına bile getirmeyecek olanlar; muhataplarınızın beddua ve öfkelerinin altında vicdanen ezilmeye mahkum olacağınızı hatırlatmamıza gerek var mı?

Bu ülkenin hekimleri olarak sizden acilen ve mutlaka şunları bekliyoruz:

1- Nisan 2009 TUS sorularındaki itirazları sağlıklı bir şekilde inceleyip sonuçlandırmalı ve “kapalı – şaibeli kurum” algısından kurtulup mutlaka detaylı ve yazılı bir açıklama yapmalısınız. Bu sizin asli görevinizdir. Kafanızı kuma gömüp hiçbir açıklama yapmamanız artık mümkün değildir. Pek çok hekim arkadaşımız tarafından her türlü hukuki yolun sonuna kadar deneneceğini ve asla geri dönülmeyeceğini bilmelisiniz. Buna rağmen hiçbir doyurucu açıklama yapmadan sınav sonuçlarını açıklarsanız, bu hukuksuzluk olacaktır ve bulunduğunuz konumları derhal bırakmanız gerekir. Çünkü; işinizi, başkalarının haklarını da etkileyecek derecede kötü yapıyorsunuz demektir.

2- Bundan sonraki sınavlarda hem müfredata uygun dağılımlı hem de zorluk ve ölçücülük düzeyleri doğru ayarlanmış bir sınav için şimdiden plan yapmalısınız. Buna mecbursunuz. Biz; sizden, zaten yapmanız gerekeni istediğimizin farkındayız. Bu üslubun sebebinin ise bugüne kadarki uygulama hatalarınız olduğunu hatırlatmak isteriz.

Bizler; bu ülkede ÖSYM’nin varlığını “güven ve garanti” olarak görmek istiyoruz. Çünkü bunun için varsınız. Ülkemiz ve hekimlerimiz adına; gerektiği gibi, “ciddi”, “bilimsel”, “adaletli”,  “sorumluluk sahibi” ve “şeffaf” davranmanızı bekliyoruz. Çünkü bunu hak ediyoruz… Sizce?

 Dr. Sami SELÇUKBİRİCİK